Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) yürürlüğe girdi. Artık şirketler sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarını ölçülebilir hedeflerle raporlamak zorunda. İlk örnekler, kurumsal şeffaflıkta yeni bir dönemin başladığını gösteriyor.
Küresel düzeyde yaşanan iklim krizleri, kaynak kıtlığı, sosyal adaletsizlikler ve kurumsal şeffaflık ihtiyacı, şirketlerin yalnızca finansal değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkilerini de ölçmelerini zorunlu kılıyor. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Paris Anlaşması gibi uluslararası düzenlemelerin etkisiyle şekillenen sürdürülebilirlik gündemi, artık Türkiye’de de yasal ve sistematik bir altyapıya kavuştu.
Bu dönüşümün temelini oluşturan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS), 2024 yılı itibarıyla yürürlüğe girerek şirketlere sürdürülebilirlik risklerini, fırsatlarını, hedeflerini ve performanslarını açıkça raporlama sorumluluğu getiriyor. TSRS ile birlikte ilk sürdürülebilirlik raporları yayımlanmaya başlandı. Bu gelişme, yalnızca yeni bir raporlama döneminin değil, aynı zamanda kurumsal sorumluluk anlayışında da derin bir değişimin habercisi.
TSRS’nin getirdiği yeniliklerden biri de, sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatların ölçülebilir metriklerle ve geleceğe dönük hedeflerle desteklenerek kamuya açık şekilde sunulması zorunluluğudur. Bu yaklaşım, hem hesap verebilirliği güçlendirmekte hem de yatırımcıların, tüketicilerin ve kamu otoritelerinin sürdürülebilirlik performansını somut veriler üzerinden değerlendirmesini mümkün kılmaktadır.
TSRS’nin öngördüğü sürdürülebilirlik raporlamasında, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) kaynaklı riskleri ve fırsatları nasıl tanımladıkları, bunları hangi metriklerle izledikleri ve ne gibi hedefler belirledikleri kritik önem taşır. Bu kapsamda, uluslararası örnekler değerli bir referans sunmaktadır.
Aşağıda yer alan tablo, TSRS’ye uygun raporlama örneği oluşturmak isteyen şirketler için yapısal bir kılavuz niteliğindedir. Tablo, sürdürülebilirlik konusunda lider kuruluşlardan biri olan Mondi Group’un risk ve fırsat raporlamasına dair yaklaşımını temel alarak hazırlanmıştır:
Konu | Açıklama / Metrik ve Hedefler |
---|---|
1. Daha yüksek odun tedarik maliyetleri | Hammadde fiyatları ve tedarik zinciri yakından izleniyor. |
2. Sel riski | Sigorta raporları ve hazırlık değerlendirmeleri uzmanlarca yapılıyor. |
3. Güney Afrika plantasyonlarında verim kaybı | İklim etkileri, yangın riski gibi faktörlerle birlikte izleniyor. |
4. Enerji tedarik maliyetleri | Enerji verimliliği oranları işletme bazında ölçülüyor. 2023: %62 → 2024 hedefi: %66 |
5. Sera gazı emisyonu düzenlemeleri (net etki) | Kapsam 1+2 CO₂ emisyonu: 2023: 2.10 milyon ton → 2024 hedefi: 1.86 milyon ton |
6. Varlık değer düşüklüğü riski | İklim riskleri değerleme kararlarında dikkate alınıyor. |
Konu | Açıklama / Metrik ve Hedefler |
---|---|
1. Değişen müşteri davranışı | Sürdürülebilir ürünlerin gelire oranı: 2023: %60 → 2025 hedefi: %70 |
2. Enerji verimliliği ile azalan işletme maliyetleri | Yenilenebilir kaynak kullanımı: 2023: %65 → 2024 hedefi: %76 |
Bu yapılandırılmış raporlama yaklaşımı, şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerini yalnızca stratejik söylemler düzeyinde değil, ölçülebilir hedeflerle izleyebildiği ve gelişmeleri kamuya açık şekilde takip edebildiği bir yapıya dönüştürmektedir.
TSRS ile getirilen zorunlu sürdürülebilirlik raporlaması, yalnızca bir uyumluluk süreci olarak değil, şirketlerin stratejik planlama ve uzun vadeli değer yaratma vizyonlarının bir parçası olarak ele alınmalıdır. Artık kurumlar, yalnızca bugünün performansını değil, gelecekteki dayanıklılıklarını ve sürdürülebilir büyümelerini nasıl sağladıklarını da göstermek zorundadır.
Karbon ayak izi yönetimi, enerji verimliliği, iklim risklerine adaptasyon gibi başlıklar, şirketlerin finansal sağlamlığıyla doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla TSRS, çevreye karşı sorumluluğun ötesinde, şirketlerin rekabet gücünü artıran ve yatırımcı güvenini pekiştiren bir araç haline gelmektedir.
CO2 Manager olarak, bu dönüşüm sürecinde şirketlerin karbon yönetimi, emisyon azaltımı, risk analizi ve sürdürülebilirlik stratejileri konularında şeffaf, ölçülebilir ve hedef odaklı ilerlemelerini destekliyoruz. TSRS’nin sunduğu bu yeni çerçeve, yalnızca kurumsal uyumu değil, aynı zamanda daha yaşanabilir bir gelecek için ortak sorumluluk duygusunu da pekiştirmektedir.
TSRS’nin hayata geçmesiyle birlikte, Türkiye’de sürdürülebilirlik yalnızca raporlamaya konu olan bir alan değil; kurumsal kültürün, stratejik kararların ve uzun vadeli vizyonların ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. İlk raporların yayımlanması, bu yolculuğun sadece başlangıcıdır. Asıl değer, bu sürecin zamanla gelişerek şirketlerin DNA’sına işlemesinde ve tüm paydaşlar için daha sorumlu, şeffaf ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmesinde yatmaktadır.
Her bir risk ve fırsat, daha büyük bir değişimin parçasıdır. Bugün atılan adımlar, yarının dayanıklı ekonomisini ve çevresel bütünlüğünü şekillendirecektir. Şeffaflıkla desteklenen hedefler, sadece birer sayıdan ibaret değil; geleceğimizin rotasını çizen pusulalardır.
Kaynak: Bu tablo, Mondi Group’un 2023 Sürdürülebilirlik Raporu'ndan alınan risk, fırsat, metrik ve hedef örnekleri temel alınarak CO2 Manager tarafından TSRS yapısına uygun olarak düzenlenmiştir.